Bu süper güzel film herhalde benim separation desperation dediğim ayrılık sonrası sürecin, unutmaya, hissetmemeye, uyuşmaya özlemle ne kadar yakından alakalı olduğunu çok iyi anlatıyor.
Bir müddet birbirlerini çok seven ve mutlu olan Joel ve Clementine, ayrıldıktan sonra hatıralarıyla başa çıkamazlar. Bunalımlarını atlatamadıkları için doktor-terapist-bilgisayar uzmanı karışımı birisinin ofisine gidip hafızalarının istenmeyen kısımlarını (zihindeki bazı noktaları) sildirirler.
Eski sevgiliye dair her şey, zihinde bir iz bırakmış her kırıntı artık üzüntü yarattığı için cımbızla çekilir gibi ayıklanıyor. Ne aşk ne ayrılık, sanki hiç yaşanmamış gibi...
Ancak işlem başarıyla tamamlanmış olsa da, Clementine ve Joel yeniden karşılaştıklarında birbirlerinden hoşlanınca esas paradoksu görürüz: İnsan sevdiği insanı ve ona dair tüm anılarını silebilir, ama aynı kişiye yeniden âşık olma ihtimalinden (yani kendinden) kurtulabilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder