Bazen kafamda bazı hayali tartışmalar yapıyorum, diyaloglar uzuyor da uzuyor. Tek başına satranç oynamak gibi biraz çıkmaz bir sokak ama yine de kendimi o garip kavgaları etmekten alamıyorum.
Karşılıklı birtakım acılardan, hatalardan bahsediyoruz. O kırıcı bir şey yapıyor, ben isyan ediyorum. Karşımda neredeyse müstehzi bir ifadeyle hep bana diyor ki ama sen de bunun gibi üzücü şeyler yapmıştın; sen böyle yaptığında ben de böyle hissetmiştim; şimdi daha iyi anlayabilirsin...
Ben onu kırmış olabileceğimi kabul ediyorum, bunun bir hata olduğunu da. Dolayısıyla kırıcı olduğunu bile bile böyle davranmaması gerektiğini söylüyorum. Çünkü bu misilleme demek oluyor, göze göz dişe diş demek oluyor.
(Düşünüyorum da buna çok benzer konuşmalar yaptık. Ben sadece birazdan söyleyeceklerimi söylemeyi başaramadım.)
Bu noktada nedense birden birbirine kısas usulü ceza verme fikrinin rahatsız ediciliğine tosluyorum. Belki birden bire affetmekten söz etmek saçma ama yine de üzerinde düşünmek gerek: mesela, cinayetle idam cezası aynı kefeye konulabilir mi? Böylesi bir ceza, işlenen suçtan bin kat daha az etik değil midir?