Gerekli malzemeler el altındaysa, yani uzun uzun alışverişe gitmekle uğraşmaya gerek yoksa, yemek yapmayı oldum olası severim. Birilerinden tarifler almak, kocaman karman çorman malzemeli salatalar yapmak, güzel sofralar kurmak, arkadaşları eve davet etmek hep hoşuma gider. Hatta ziyarete gittiğim yerlerde de mutfağa girdiğim olur. E.'cim New York'ta pişirdiğim ıspanağı unutmamıştır herhalde :)
İki kişilik hayatımızda güzel yemekler yapar, şarap eşliğinde uzun uzun masada oturur, bol sohbetli geceler geçirirdik. Şimdi düşünüyorum gerçek anlamda bir yemek pişirmeden aylar geçirmişim. Abartmıyorum, gerçekten aylar. Daha önceki yalnız yaşama deneyimlerimde de böyleydi. Sadece kendim için yemek pişirmeye alışamadım. Salata, çorba, makarna gibi basit ve bir anda yenilip bitecek şeylerle geçiyor akşamlar.
Bunu söyleyince U. dedi ki anneannem yetmiş küsur yaşında ve kendisine paça yapmak için hususi Bakırköy'deki sakatatçısına gidiyor. Önce abartmış diye düşündüm ama U. çok doğru bir şey söyledi: N'apsın kadın, paça yemek için insan mı bekleyecek! Çok haklı, ben de hemen kendime, sadece kendime, güzel bir çilingir sofrası kurmalıyım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder