Kendimden büyük ölçüde kaçtığım, kaçındığım bu günlerde yalnızlıkla ve sessizlikle baş edemiyorum. Kafamın içindeki sesleri bastırmak, tilkileri kovalamak, daralları görmezden gelmek için hep birileriyle takılıyorum ve sessizliğe yer vermeyen ortamlarda bulunuyorum. Sanki sesler kesildiğinde ve kendi yalnızlığımla başbaşa kaldığımda, tepemde beyaz floresan ışığı yanacak, sorgu başlayacak, hiç yüzleşmek istemediğim sorular başıma üşüşecek gibi.
Ama bir yandan da konuşmaktan, dinlemekten, kalabalıktan artık kafam şişti! Belki de sükûnun altın olduğunu teslim etmek için ilk adım budur, kimbilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder