Perşembe, Nisan 2
First there was chaos...
İnsanı hayatta yıkıcılığa götüren biraz da hiç vazgeçemediğimiz kaos hissi mi acaba? Bir yandan her şeyi yerli yerine oturtmak istiyoruz, diğer yandan kervan yolda düzülür misali hep devinmeyi özlüyoruz.
Ev aramak zevkli, bulmak, içine eşyalar almak, yıllarca sağını solunu değiştirmek zevkli, ama ya epeyce oturmuş yerleşmiş bir evde oturmak? İskambil kağıtlarından bir kale yapmak eğlenceli ama neticede onu öylecene bırakmıyoruz, yıkıp yenisini yapıyoruz...
Bu açıdan düzenini kurmuş olma hissi de bizi dizginlerimizden boşalmaya itiyor olabilir. Hep o başlangıçta kaos vardı noktasına geri sarmaya çalışıyoruz. Düğümler çözüldükçe dolansın, görüntüler netleştikçe flulaşsın istiyoruz belki de...
Arkadaşım Z. bu laflarımı pek anlamlı bulmadı. "Yaşadığımız dünyada hayatta milyon türlü kaos var, illa kendi ilişkinize eziyet etmeniz şart mı?" dedi. O da haklı, her şeyi olduğundan komplike hale getiren belki de biziz, bizim tercihimiz...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder