İnsan bir şeyleri yaşarken kendisini ve hislerini çok sağlıklı tahlil edemiyor (bu biraz da iyi bir şey aslında). Bir şekilde önhazırlıksız, provasız içinden geçiyor gidiyor hayatın. Sonra dönüp bakınca (belki bir hafta belki yıllar sonra) her şey başka türlü görünebiliyor.
Biz mesela ilk ayrılık lafı konuşulduğunda çok sakin ve cool takıldık. Ha, öyle tabii, çok haklısın, peki ayrılalım. Ortada bir şok olduğu çok belliydi ama insanın algılaması ve teslim etmesi zaman alıyor: silahlar patlıyor belki ama uçlarına susturucu takılmış ya da kulaklarımızda tıkaç var...
Sonra sonra yapılanları, hissedilenleri düşününce bu sükunet o kadar yalan geliyor ki. Aslında resmen ayaklarımızın altındaki toprak kaymış, deprem olmuş, kıç üstü oturmuşuz. Bildiğimiz dünyanın sonu! Yaşadığımız tam da bu.
Yine de enkazdan sağlam çıktık işte! Üstelik dışarısı hem sıcacık hem aydınlık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder