Çarşamba, Mayıs 6

Müdavimlik


Bu hep sevdiğim bir hissiyattır. Bir yerlerin müdavimi olayım, oralarda beni tanısınlar, ne iyi ne kötüdür bir aşinalık olsun. Bir süredir kendimde fark ettiğim bu ihtiyacı muhafazakârlık mı acaba diye endişeyle gözlemliyordum. Müdavim lafını bulunca birden rahatladım, hem kesinlikle daha şiirsel hem daha mülayim...
Yalnız ben böyleyken, böyle biriyken yeni mekânlar, insanlar, hayatlar aramayı, geçmişten gelen bir sürü birikim varken yeni alışkanlıklar edinmeyi nereye oturtmalı? Çünkü bakıyorum artık bazı şeylerin, yerlerin, insanların müdavimi değilim. Hepsi eski tatlı birer hatıraya, güzel fotoğrafa dönüşmüş.
Acaba yıllarca çok severek giyilen ama modası zaman içinde geçen bir ceketi artık dolapta bekletmek gibi mi? İlişkiler de böyle olabilir mi? Bir süre vazgeçilmez olarak hayatımızda, bir de bakmışız mazide kalmış...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

giyilmeyen eski giysileri dolapta bekletmemek lazım,
her türlü ilişkide uzatmaları oynamamak lazım, dolaplarda ve hayatlarda alan açmak lazım,
"an"ı yaşamak lazım "anı"ları değil,
özetle; yaşayabilmek için bağlardan kurtulmak ve özgürleşmek lazım.

Adsız dedi ki...

yaa bak sen şimdi bi yerlerin müdavimi olmak deyince aklıma "aylak adam" geldi n.'ım. O da tam tersidir. Aman garson benimle konuşmasın, beni "müşteri" sanmasın diye kasar da kasar...

Adsız dedi ki...

of evet çok güzeldir ya, haftasonu programına aylak adam'ı da eklemek lazım!