Pazartesi, Mayıs 11

Lost in Translation

Ayrılıktan çok yalnızlık ya da yabanlığı anlatan bu filme burada ne kadar yer var emin değilim. Ama sanki dışarıdan bakınca bir çırpıda ayrılmaları icap eden insanlarla enikonu bir hayat kurmaya çalışan, henüz evlenmiş Charlotte ve evinin dekorasyonunu yenileyen Bob, tükenmişliği kabul etmek istemeyen birer biz ayrılamayız... portresi.
Binaların, caddelerin, ışığın, müziğin, kalabalığın ve tüm hayatın ortasında yapayalnız hisseden; üstelik de mutlu ve özgür bir yalnızlık değil, epey fena, acı veren bir yabanlık duyan, dertli, neşesiz, uykusuz kahramanların problemi uzak diyarlarda yalnız olmak, sevdiklerinden ayrı düşmek değil. Onlar evlerinde de yalnızlar. Ya da belki daha doğrusu, ev dedikleri yer ya da insanlar tamamen anlamını yitirmiş ve geri dönecek bir yerleri kalmamış.
Yalnızlıklarını paylaştıkları, anlaştıkları an birbirlerinin evi oluyorlar. Kaybettikleri yatağı bulunca da mışıl mışıl uyuyorlar...

Hiç yorum yok: