Pazartesi, Mayıs 18

Yalpalamak

Çok tesadüfi bir şekilde tanıştığım ve özünde tanımadığım biri İstanbul'a geleceğini, benden de ufak tefek tüyolar alsa sevineceğini söyledi. Benim de misafirperverliğim tuttu, hemen şehre indikleri güne randevu verdim, buluştuk. Şehirle ilgili ilk izlenimlerini sorduğumda, İstiklâl'e gece 4 gibi girdiklerini ve tek gördüklerinin inanılmaz derecede yalpalayarak yürüyen genç kadınlar olduğunu söylediler. M. dedi ki ben de çok içerim, sarhoş olurum, ama bu kadar savrularak yürüyen insanı bir arada hiç görmemiştim.
Onlar için çok hoş bir karşılama olmamış şüphesiz ama benim gözümün önüne sevgilisinden ayrılmış ve neticede hep sarhoş gibi, mütemadiyen savrulan, ben dahil bir sürü arkadaş geldi. Yürümeye devam ediyorlar, gidecek yerleri de var muhakkak ama adımlar karışmış, görüş mesafesi kısalmış, dengede durmak zorlaşmış.
İki ihtimal var herhalde. İnsan bir an tökezleyip, yüzüstü kapaklanabilir. Ya da belki kendini güç bela da olsa eve atıp sağlam bir uyku çeker, sabahına toparlamış olur. Ya da acaba düşsek de kalkar mıyız?

2 yorum:

Aysen dedi ki...

ilerleyeceksin, gerileyeceksin, en yukarı varmışken, en dibe düşeceksin, sonra yeniden kalkacaksın, yürümeye devam edeceksin, hayatın bu ikilikler arasında Foucault'un pendulumu gibi gidip gelecek. işte tam da o noktada; yaşayacaksın...

Adsız dedi ki...

Zaten çok yakında bir de salıncak yazısı gelicek canım :)