Salı, Mayıs 19

Fado

Herhalde fado'yla gerçek anlamda Centre Pompidou'nun oradaki ucuz cd'cilerden aldığımız Amália Rodrigues albümleriyle tanıştım. Sözlerinden hiçbir şey anlamadığım keder yüklü şarkıları uzun süre evire çevire dinledim. Sonra Saura'nın Fados'unu izleyince daha geniş bir anlam dünyası oluştu. Ardından Lizbon'a da gidince müzik, dil, duygu iyice ete kemiğe büründü.
Fado'nun tam çevirisi yoksa da kader gibi bir anlamı varmış ve bu şarkılar genellikle ayrı düşülen birine duyulan hiç bitmeyecek can yakıcı özlemi anlatırmış. Nostalji, hasret, kayıp, hepsi bir arada. Bir teoriye göre bunlar, denize açılan sevgililerinin yolunu gözleyen ve bir müddet sonra umudunu kesen kadınların gidip de dönmeyenler için yaktığı ağıtlarmış.
Ayrılık deyince fado'dan daha juste bir tını olabilir mi?

Hiç yorum yok: